-
1 borç almak
әҗәткә алу -
2 borç almak
v. borrow* * *borrow -
3 borç almak
deynstandin -
4 borç\ almak
заня́ть -
5 borç almak
чIыфэ ыхьын, чIыфэ штэн -
6 borç almak
to borrow -
7 borç
-meyi borç bilmek sich verpflichtet fühlen (zu …);borç istemek/almak anpumpen fam (–den A);borç kaydetmek ausbuchen;borç yapmak Schulden machen;borç harç mit zusammengepumptem Geld;borç vermek Geld verleihen, ein Darlehen geben;borca girmek in Schulden geraten -
8 borç
1) Schuld f, Verbindlichkeit fbirine borcu olmak bei jdm Schulden haben2) Anleihe f\borç almak eine Anleihe aufnehmenbirinden \borç almak bei jdm eine Anleihe machen -
9 borç
борщ (м) долг (м) задо́лженность (ж)* * *озвонч. -cu1) долг, заёмborç almak — взять в долг, заня́ть
borca batmak — погря́знуть в долга́х
borç bini aşmak — быть по́ уши в долга́х, быть по го́рло в долга́х
borca girmek — влезть в долги́, задолжа́ть
borcunu kapatmak — вы́платить долг, погаси́ть задо́лженность
borcunu ödemek — заплати́ть [свой] долг
borç paça(sın)dan akmak — быть в долгу́ как в шелку́
2) перен. долг, обя́занностьborcumdur — э́то мой долг, э́то моя́ обя́занность
borcunu bilmek / saymak — счита́ть [свои́м] до́лгом
namus borcu — долг че́сти
••borca içen iki kez sarhoş olur — посл. кто пьёт в долг, быва́ет пьян два́жды
-
10 borç
(-cu)1) долг, заёмborç için hapis — долгова́я тюрьма́; долгова́я я́ма ист.
borç istemek — проси́ть в долг
borçunu kapatmak — выпла́тить долг
uzun taksitli borç — долгосро́чный креди́т
2) перен. долг, обя́занность -
11 взаймы
-
12 взять в долг
borç almak -
13 взять взаймы
borç almak -
14 әҗәткә алу
borç almak -
15 قرض گرفتن
borç almak -
16 borrow at interest
faizle borç almak -
17 долг
ödev,görev; borç; boyun borcu* * *м1) ödev; boyun borcu; borç (-cu); görevдолг че́сти — namus borcu
долг ве́жливости — nezaket borcu
чу́вство до́лга — ödev duygusu
ве́рный своему́ интернациона́льному до́лгу — enternasyonal görevine sadık
выполня́ть свой матери́нский долг — annelik ödevini yapmak
счита́ю свои́м долгом поблагодари́ть тако́го-то — falana teşekkür etmeyi (bir) borç bilirim / sayarım
2) borç (-cu)госуда́рственный долг — devlet borcu
вне́шние долги́ — dış borçlar
••взять в долг — borç almak; eğreti almak ( не деньги)
дать кому-л. де́нег в долг — borç para vermek
быть в долгу́ перед кем-л. — birine borçlu olmak
не оста́ться в долгу́ перед кем-л. — birine karşı minnet altında kalmamak
что́бы не остава́ться в долгу́, мы подари́ли им часы́ — minnet altında kalmamak için onlara bir saat hediye ettik
быть в долгу́ у кого-л. — birine borcu olmak
пе́рвым до́лгом — herşeyden önce
по до́лгу слу́жбы — görev gereği, vazife icabı
-
18 borrow
-
19 ausleihen
ausleihen v/t <unreg, -ge-, h> ödünç/borç vermek; ödünç/borç almak;sich (D) etwas ausleihen von jemandem b-nden bş-i ödünç/borç almak -
20 Anleihe
Anleihe <-n> ['anlaıə] feine \Anleihe aufnehmen istikraz etmek, borç almak;bei jdm eine \Anleihe machen birinden borç almak
- 1
- 2
См. также в других словарях:
borç almak — daha sonra ödemek üzere birinden para veya bir şey almak On beş lira borç aldıktan sonra eve döndüm. H. E. Adıvar … Çağatay Osmanlı Sözlük
borç — 1. is., Rus. Borş 2. is., cu 1) Geri verilmek üzere alınan veya ödenmesi gerekli para veya başka bir şey Vaktim yok, bana para bul, şu borcu ödeyeyim, söz verdim. P. Safa 2) mec. Birine karşı bir şeyi yerine getirme yükümlülüğü, vecibe Vatan… … Çağatay Osmanlı Sözlük
borç altına girmek — borç para almak … Çağatay Osmanlı Sözlük
boynuna almak — bir şeyi borç veya ödev olarak üzerine almak Çobanın hekim parasını, ilaç parasını boyunlarına aldılar. M. Ş. Esendal … Çağatay Osmanlı Sözlük
İSTİKRAZ — Borçlanmak. Ödünç almak. Borç almak … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
MÜDAYENE — Borç alıp vermek. Ödünç almak ve vermek … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
iç — is. 1) Herhangi bir durumun, cismin veya alanın sınırları arasında bulunan bir yer, dâhil, dış karşıtı Deniz gecenin içinde, gece denizin içindedir. Ç. Altan 2) Oyuk şeylerin boşluğu 3) Cisimlerin yüzeyleri arasında kalan her nokta Tahtanın içi… … Çağatay Osmanlı Sözlük
itibar — is., Ar. iˁtibār 1) Saygı görme, değerli, güvenilir olma durumu, saygınlık, prestij Benim bir kuru itibardan başka neyim var bu dünyada kaybedecek? N. Cumalı 2) Borç ödemede güvenilir olma durumu, kredi Birleşik Sözler itibar mektubu iadeiitibar… … Çağatay Osmanlı Sözlük
takmak — i, ar 1) Bir şeyi başka bir yere uygun bir biçimde tutturmak, iliştirmek, geçirmek Gözlüğünü takıp masaya eğildi. R. H. Karay 2) e, nsz Düğün vb. törenlerde takı armağan etmek Geline pırlanta yüzük takmışlar. 3) i, e Ad, lakap koymak Ona bu adı… … Çağatay Osmanlı Sözlük
bloke etmek — 1) kullanılmasını önlemek amacıyla el koymak Lübnan hükûmeti Türk emlakini usulen bloke ettiğinden satış muamelesi durdurulmuş. R. H. Karay 2) savaş durumundaki bir ülkenin dış ülkelerle ilişkisini engellemek 3) kapatmak, durdurmak En sıkı ve… … Çağatay Osmanlı Sözlük
veresiye vermek — malı parasını daha sonra almak şartıyla vermek Mütemadiyen veresiye veriyor ve müşteriler ay başında borç ödeyeceklerine Tevfik e dert yanıyorlar. H. E. Adıvar … Çağatay Osmanlı Sözlük